İşte benim hayatım!..




1955 KIRŞEHİR doğumluyum, çocukluğumun bir kısmı Kırşehir de geçti, Dedemin kumbetaltı mevkisinde kocaman bir bağı vardı, üzümler, erikler, kirazlar, cevizler ve daha niceleri, koca havluda ise bir ulu dut ağacı vardı o kadar geniş yer kaplardı ki havluyu gölgesi yetiyordu, yetimdim babamı üç aylıkken kaybetmişim onun verdiği eziklikle dut ağacına çıkar, yanık Nuri Sesi güzel türkülerini söylerdim...
Dedemin ayrıca şehir evi de vardı kış dönemini orada geçir idik annem dikiş diker kazancını oradan sağlardı tanınmış terzilerden olmuştu, salonumuzda Philips marka elektrikli radyomuz vardı TRT ankara yada polis radyosunu dinlerdik, o dönemde Büyük usta sayın Neşet Ertaş olmak üzere çok değerli türkü sanatçıları vardı ve dinlerdik, uyku zamanı dalgalardan arap kanallarını bulur onu dinleyerek o etkili müzikle uyurdum...
Sonraları annem evlendi, ikametgah Ankara/Kırıkkale oldu ilk-orta ve lise dönemlerim oradaydı, lise Din dersi öğretmenim Üçerlerin damadıydı ve düğün salonları vardı, ondan izin alıp düğün salonunda balon satardım misafir çocuklarına kazandığımı harçlık ederdim, sonra bir pikap aldım ve akabinde Orhan Gence bay gibi çok değerli arabesk şarkılarını dinledim 30 yakın plağım vardı... Benden 11 yaş büyük öz abim Konya’da PTT de tesisatçı memur idi evlere telefon bağlardı, yaz tatilinde Konya'ya giderken beraberimde pikabı ve plaklarımı götürüp sürpriz yapmak istedim ama o sahiplendi” sen öğrencisin bunlarla işin yok “ifadesiyle hepsine el koydu...
Kırıkkale ye döndüğümde cadde üzerinde mağazalar vitrinlerine bakarken bir philips marka teyp gördüm ve sorduğumda kefille veririz dediler, bende durumu çok sevdiğim üvey abim Mustafa’ ya açtım oda yardımcı oldu, bu teybin mikrofunuda vardı ses kayıt özelliği olduğundan doğaçlama türküler söyler tekrar tekrar dinlerdim..daha sonra ünlü arabesk şarkıcılarının kasetlerini alarak hayatımı renklendirdim..

Sonrasında askerlik geldi, gittiğim usta birliğinde yazıcı terhis oluyormuş dağıtımda Lise talebesi ben olduğum çin yazıcı yaptılar..Daktilo ile ilk defa orada tanıştım..derken bir ara yemek hanedeyiz oturduğum masanın kenarları kavlamış ve bir kağıt görünüyordu ve onu aldım birkaç dörtlükten ibaretti bende büyük tesiri oldu..
Daktilonun başında bende birkaç dörtlük yazmaya başladım,
Erzurum’a izinli çıktığımda kırtasiyeden bir hatıra defteri aldım, yazdıklarımı orada topladım..Ve halen o hatıra defteri yedimde kitaplığımda muhafaza altındadır..
Terhis sonrası 1977 de MKEK’na memur olarak işe başladım, çalışma döneminde on parmak daktilo kursuna katıldım ve diploma aldım, bu yeteneğimle memuriyette tutundum..
1979 yılında ise evlendim, evlilik döneminde çeşitli olumsuzluklar olduğunda kaba kuvvet yerine; eşime hazır daktilo varken dörtlükler dizer onun hatalarını dörtlüklerle anlatır, kızgınlığın bu tarzda sakinleştirmeye yada kendimce etkilemeye çalışırdım sonrasında ayrıldık tabi..
İnsanların tercihleri ne ise Allah cc.Hu onu aynen veriyor..Bunun bende tesiri uzun süre kaldı!..
2001 yılında MKEK'dan Özel Kalem ve Yönetim Kurulu Şefi olarak söz konusu kurumdan emekli oldum, zaman içerisinde 2,5 yıl süre kadarda Mahalle Muhtarlığında görev yaptım, görevi icabı Muhtarlığa gelen Polis memuru Ferhat Beyle iyi diya loğlarım vardı...
Annem her zaman” arkadaş sahibi olma, her yola götür derdi” ve çekincelerimle arkadaşsız ömrüm geçti..Bunu fark eden Ferhat bey Muhtarlık Pc sinden facebook hesabı açarak kendini de ekleyerek ilk arkadaşım oldu..Çok değerli kişiliğiyle hep ufkumu açtı...
2010 yılında annemin vefa atı ile büyük bir boşluğa düştüm, uyku düzenim bozuldu sabahlara kadar PC başında günlerim geçiyor, arkadaşlara fıkralar yada çeşitli gönderiler sunuyordum..
Bir ara kral efemi dinlemek için PC de açtım ki Değerli yorumcu Bedirhan GÖKÇE üstadım müzik ve kendi sesiyle şiir yorumları yapıyordu, o anda etkilenmiş olacaktım ki bende fıkralar yerine bir şeyler karalayıp göndermeye başladım...
Daha sonra Çok değerli Nihat İlikçi oğlu hocam etkilenmiş olacak ki bana arkadaşlık isteği gönderdi ve beğendiği şiirleri “Önce Vatan Gazetesi Duyguların Adresi” köşesinde yayımlamak istedi ve onayımla buna devam etti, halen Çok sayın Abdullah Akosman hocamın katkılarıyla yayımlanmakta..Bu durum daha fazla aynı yönde bir şeyler yapabilme arzumu körükledi elbette..
Şiirler yazıyordum eş dost akraba bu kime aşık kimi seviyor diye kendi kendilerine evhamlandılar, bende karışmasınlar diye size ne babında Veysel Kimene ismini kullandım..,çokta uydu şans getirdi adeta ve Veysel Kimene ismini kendime uygun gördüm...
Aslında başlangıçta bir şairlik amacı gütmemiştim olayların getirisi güzel dostluklar kazandırdıkça ve yazılanlar değerli ustaların nefesinde hayat buldukça hem mutlu oluyor, heyecanım kat kat artıyordu,
Bu çerçevede bana sahip çıkanların bulunması hayli etkiledi ve Allah cc.Hu ömür verdikçe şiir yazmayı
Bir felsefe edindim..

Telif hakkına gelince bazı şikayetler alıyordum şiir çalınmalarına karşı tedbir amaçlı internetten bu (C) metnini gördüm ve ek olarak kullandım..Şiirlerimde hiç bir maddi menfaat gözetmediğimi de burada belirmek isterim bu telif hakkı metni şiirlerin bir sigortasıdır..
Kısmet olursa yarı esprili şiirleri güzel gönüllere sunmaya devam edeceğim..

Bana her türlü desteği sunan, çok değerli kişiliğe sahip gerçek dost ve arkadaşlarıma buradan sonsuz teşekkür eder, şükran ve minnetlerimi sunarım...İyiki varsınız, sağ olun, var olun..Sizleri canı gönülden seviyorum...
Artık aranızdayım değerli dostlar...

Selam ve saygılarımla,

Veysel Kimene
(Sevda Şairi)
Kemal Yenice

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Susma gönlüm sen söyle!...

Sürçe lisan ettimse affola!...

Kaldı!...