Kayıtlar

Haziran, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tersini - düzünü!...

Birini bekleme de tutmanın, ne yarı oldu? Sandın ki, sevgim, sadece bir flört oyunu, Bu gözlerde, seni üzen bir şey gördün mü? Niye? Kaynar, kazana koydun, hicran suyunu… Merakta kalacağım günler, geride kalır sandım, Soğukta şuurun   dondu, bu yüzden mi habersizim, Seninle dünya yaratıp, yoğrulmak mümkünken, Galiba, sonsuzluk içeren boşlukta, bak sensizim… Dahası var, neye sahipsin, ona bakman gerekirdi, Akıl, asil ve soyluydun, kendine, tırışka biçersin,     Aç gözlerini, maziyi çabuk unutmuşsun, zamanda, Neyi yanlış aşkımın ki? Dayanıklık eşiğini ölçersin… Önemsiz bir neden, aşkımızın bitmesine izin verdi, Ay ışığı kanatlarıma değdi, yaramı deşip-kaşıdılar, Yırttın gene mektubun ucunu, istedin kırk yalvar, Oysa, posta güvercinleri, onu kanadında taşıdılar… Her köşede taş, haben, şuura, şuuruma vurma, Aşkımı, bir körün değneğini gibi kullanıyorsun, Seni bana savurdu, kör talihim, kalbim güp güp, Lafa çengel atıp, her sö

İyi Ramazanlar!..

Resim
"Sesten hızlı" Geçen zamana bakın; Geçen yıl ki "Ramazan" dün gibi, Kimimizin ayak izleri yer üstünde kalır, kimi bedenlerse "hazin". Toprakta! Hayatı anlayamadan geçip gidiyor zaman, tıpkı yazılmış-çizilmiş, "Film" gibi, "Hayat"anlaşılır aslında; Gerçek; sonbaharda yere düşen yaprakta!.. Hepinize İyi Ramazanlar. Sabır ve ecirlerinizle dolu dualarınızın kabulü ile... Saygılarımla... Veysel Kimene Sevda Şairi (Kemal Yenice)

Yârim"İstanbul" !...

Hale’nin gözleri, Lale’de de aynı, Bir güzel “Göz” diye, yanmam, Sahte gülüşü kutuplara göm emi, Daha da sana, ha diye kanmam… Ne kağnı gerek, nede at-araba, Bir yastıkla döşek, neye yetmez, Bir deve yüküydün taşıdım seni,         “Ceyda” yoksa, bu yer gerekmez… Aşıklar diyarı, beni de alsın yanına, Ermişler-dervişler açsın kucaklarını, Doğru duman tütmezse garip yuvada, Karıncalar bile taşır, çöle ocaklarını… Hiç vefa vermeyen aşkınla tütmem, Hiç değilse denize bağrım sürerim, Yangına su gerek, yüz onu ara sor, El uzatmaz vefana, bohça dürerim… Dala sunsaydım, meyve çürük çıksın, Bu kalbi “çaldı” elinde bir koz olsun, Zülfüyâr, eskimiş aşkını unutuyorsa, Varsın öylece kalsın, yara köz olsun… Her ne kadar bu gönlüm kırıksa ona, Aşk gözüyle, son defa görebilseydim, Aşkta nefrete yer bırakılmaz demişler, Kaç çatmaz yüzü, yüze sürebilseydim… Mekan değiştirmeye bir karar aldım,              Bundan   böyle ar

"Bi'tanem"sin!..

Çaresizliğin makus kaderi, kendi gerçekliğinde, Boyunlar bükük, rüyalardan uyanır, aşklarında, Zerre kin-nefret bulamazsın, seven yürek temizdir, Yanlızca, hicran, hüsran doludur göz yaşlarında… Eskisi gibi, daldan dala konan, şımarık gönlüm, Tutuldu gözlerine de, onu aşktan, saymadın ki, Hayalperest gönlümü, avutmak yerine, o gözlerle, Beni baştan çıkardın, zulmünden de caymadın ki… Aşk kapısından girememek, henüz takıntı halinde, Sanki dış güçler tarafından gidişatı kontrol altında, Neler olduğunu anlayabileceğimin, görünen şeyi yok, Bütün bu olan bitenlerin hepsi, belki Tanrı katında… Haftanın her günü, rutin olarak, o yola çıkışım var, Kucaklayamadığım ve de alışamadığımı izliyorum, Bunu bir ben bilirim, bir de yaradanım şahittir ki,         Ortamdaki stresi, ağıdı, fısıltı sessizliğinde gizliyorum… Topukları döven, uzun saçlarından, suçlusun rapunzel, Onlar, nefes kesen   güzelliğine, dantel dantel fişlenmiş, Cümlel