Kayıtlar

Aralık, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yeni Yıl Dilekleri!...

Sevmeye yetecek kadar yürek, Gerçeği görecek, açık göz, İleriyi görecek akıl, Hasarlı kalp bırakmamış, çıkarsız vicdan, Kimseyi incitmeyecek, söz diliyorum… Aydın gözlerle bakmayı, Karanlığa mum yakmayı, Güneşi içeri alacak kadar, büyük pencereler, Sevgiyle ıslanacak kadar aşk yağmurları, Ruhları güzelleştirecek, bilgeliği diliyorum… Takdir etmeyi bilecek kadar asilliği, Ağırbaşlı-alçak gönüllü olmayı, Yumuşak huyluluğu diliyorum… Acı görecek kadar, kayıp, Ağlatacak kadar, yara, Kahrolacak yada hüzne boğacak kadar, ayrılık, Elveda demeden gidecek vefasızları, Görmemeyi diliyorum... Yoksulluktan kurtulmayı, Gerçek yoksulluk olan; “İnsanlık fukarası” Olmamayı, Kıymet bilmeyi, Varlığı-dirliği ve birliği diliyorum… Yalnızca sevmeyi, Güzel olana bakmayı, Herkese;  “Merhaba”  Demeyi, Can olan veya can olmayan tüm yaratılmışa; “Seni seviyorum” Olan, sihirli kelimeleri, sık kullanmayı, Dahası,

İçim den gelmiyor, yeni yıl şarkısı!..

Hayalimin isteğine karar verdiğim o gün, Hayat boyunca sırtıma büyük yük aldım, Olumlu düşünce gücümü, okumadın ki, Her şeye sahip olsam da, bak yalnız kaldım... Hayatıma çarpan bir meteor gibiydin sen, Kendindeki gerçek ışığı bilebiliyor musun, Kalbi hiç kırılmamış adama güvenme derler, Kırıklar her yana dağınık, görebiliyor musun... Şimdiki halimi görebilseydin, o anı kaçırma, Adeta, beyni alınmış gibi, görünüyorum, Hayattan zevk almak isteyen nere de şimdi, Cehaletin savunmada, acınla, sürünüyorum... Issız duvarlara yankını, bıraktın, bırakalı sen, Yansıman arzu, her yandan güzelliğini taşıyor, Tamamını göremem, işe yarayanı sende bıraktın, Güzele bakan gözlerimin sevgisi, sonsuzu yaşıyor.. “Elini başkası tutmuş bana ne”, diyebilen var mı? Bunu hak ettim diye düşünüyorsan, yok nedenim, Sihirbaz elinden çıkmış gibi güzellik nere de olmalı? Uyanınca yanım da değilsin, bedeli ödeyen, benim... Altı zehir, üstü bal tadı, aşkın! Ba

Vermen elini…

Vermen elini… Tülbent ine ne oldu, yerine peruk mu taktın, Ne yaptın da kalaslara çevirdin, ince belini, Cazibeden ödün vermez gamzeler ve o vuruş,               Şimdi baş ağrım oldun, acı sundun, vermen elini… Tek dertleri para olan, duygusuzlara katıldın, Sevgi dolu kimse gibi, evrene uzatsaydın elini, Donmuş, buz tutmuş yoğurda bakıyorum ben, Şimdi baş ağrım oldun, acı sundun,vermen elini… Tavuk kümesten çıktı, yakala, yakalayabilirsen, Yaratmaya çalıştım, serçe gibi yuvasında birini,             Sosyete tipi kaptın, farklı görünümlü kıyafetlerle, Şimdi baş ağrım oldun, acı sundun, vermen elini… Gülmeyi   istemedin, hayalin peşin de, ben gibi, Rüzgar da   tüy oynadın, hafif   ve   oynak serini, Algılarına ne oldu senin, tersine mi   okuyorsun, Şimdi baş ağrım oldun, acı sundun, vermen elini… Gözlerinse kapım çalan, kaderdi, bulmuştum, Kesinlikle, hayatımın tek şans faktörü milini, Ana yemekten önceki apar at diye dü

Susma dur, ne olursun!..

Uyandığın zaman o gün, hayatının değişeceğini bilemezsin, Acı ve huzursuzluk hissediyorum, ben de ki   suçluluğu   bitir, Hepimiz gerçeği farklı şekillerde ararız, şartların kurbanıyız, Geleceğin ayak sesleri hasret cehennemi, ateşin günlük eritir... Dilediğin bir şeyi görünce, ne yazık, arzulara söz geçmiyor, Kalbimin kanatları, onun bildiği, bizim bilmediğimiz oluyor, Artık hoşnutsuzluğun kış ayındayız, ayrılıksa zor ve sancılı, Gidene nokta koyamazsın, o tebessümü, ağaran tan oluyor... Hayat imkansız aşklar dünyası, yüreğimde kor ateşleri var, Kendime giden bir yol gibi, anıları taze; ama sıktı ruhumu, Her şeye yete bilmem vardı, bir türlü o kalbine yetemedim, Şimdi artık kar yağıyor düz dağlara, donduruyor ufkumu... Ne yani ben sevemez miyim, ona gurbet yolu, bana hasret mi? Şimdi hasret hasret diye söylesem, lügat ta ki kelimeler utanır, Sen beni sev diye   açmadı mı yüreğini, güzel yüzde gözlerini, Zamandan öteyim, gel halimi gör dese

Nereler de bulurum seni!..

Gökteki mas mavi bulutta mısın, Yıllarca biriken, umutta mısın, İç içe inlediğim, sukut ta mısın, Nereler de bulurum seni!.. Bir meleğin kanadında yazılı, Yoksa taş yazıtlara mı kazılı, Bulamadım sensiz gönül sızılı, Nereler de bulurum seni!.. Bir müziğin notasında mı saklı, Bulunduğun yer belki çok farklı, Seni bulan-kaybeden yitirir aklı, Nereler de bulurum seni!.. Ömür seni aramakla mı geçecek, Hasret cehennemi nasıl sönecek, Bel bağladığım tek şeyde yitecek, Nereler de bulurum seni!.. Bir varmış bir yokmuş masallara, Deniz kıyısında, sıcak kumsallara, Baktım dışarıdaki, nice dünyalara,      Nereler de bulurum seni!.. Işığın bende, sen gecene karıştırma, Hep doğuyorsun, yokluğa alıştırma, En yalnız güne, tek tek uyandırma, Nereler de bulurum seni!.. Aradım yine, bu kaçıncı dolunayda, Bak bak bitmez, başım eğik bu ayda, Özlenen yüze hasret, cana, ne  fayda? Nereler de bulurum seni!.. Veysel Kimene  Sevda

Bir eksiği var gönlümün!

Bir eksiği var gönlümün, Satın alınamayan ve satılmayan, Bulunsa,   yürek   denen yerlerde... AVM ‘leri dolaşırım, Ya da Çarşı   - Pazar. “Bulunmaz Hint kumaşı” derler ya, Bir de “okkası bin eden” Ne dir gönlümün karmaşık düşüncesi, Belki ağırlığınca altın eden, Belki bir kraliçeye, kral, Bir prensesin, prensi… Ne dir gönlümün anlamsız eğlencesi... Aşk bir ırmaktır, yüzmesini bilene, Boğulmakta var, yasak duygularda, Ya da, Yüzüp kıyıya kavuşmak, Sevgilinin avuç içlerine, Yüzüne, benine dokunmak… Kim çıkmış aşkın muharebesinden, Ya şehit olursun, ya gazi. Bir şansın daha kalır o da , Gümbürtüye giden “Niyazi” Ne dir gönlümün bulunmayan neşesi... “Erkekler ağlamaz” ağlasa duyulmaz, İçten içten, Gözyaşı damlar yüreğe, Gülümserken görülür, buruk gülüşten! Ne dir gönlümün çözülmeyen bilmecesi... “Kırkından sonra teneşir paklar” hani, Bu korkutmaz seveni, Bilir herkes, Nice sevda yolunda öleni… Seven