Aşk nasıl anlatılmalı!..
Belki
gamzeleri yoktu, ama bir gencin yüreğini ısıtacak kadar albeni, bir cazibe
sunuyordu. Vücut çizgileri olağan üstü mükemmel ötesiydi, kıvrımların ahengi
bir uyum taşıyordu....
Mağazaya
onu görmek için her iş çıkışı gidişimde
diğer müşterileri karşıladığı gibi olsa da, bana başka bir fark katıyordu;
gülerek karşılıyor insanın içini yakarcasına gözleriyle derinlere iniyordu. Bir
reyon çalışanının tüm vasıfları üzerinde ışıldar, siyah-beyazlarla donatılmış
çizgileri, siyah çorap üstü mini eteği, hostesim si bir hava taşıtıyordu...
Söz konusu
mağaza; her zamanki gibi Kızılay metrosuna dik bakışıyla; ün yapmış jönler gibi
her haliyle asil duruyor, müşteri
akınına göğüs geren insan kalabalığının yoğun ilgisini çekebilecek kabiliyete
sahip, her kesin tanıdığı, "Yeni Karamürsel Mağazası " idi...
Giriş
kadınlara yönelik parfümeri vs. Ağırlıklı, diğer katlar; kadın-erkek-çocuk ve
kasa katlardı. Sözünü ettiğim güzel kız, girişte, hemen sağda, tebessümleriyle
müşterilerin yüzünü ve cebini okşayan, parfümeri reyonu satış elemanı idi..Her
gün aynı yerde; sabah 08.00, akşam 22.00 arası sürekli, ayakta bu görevini
üslenmiş, mağazaya ait çalışan bir işçiydi, ayakta durması belki kilo almasını
engelliyor olsa da, zor bir meslek seçmişti!
İlk
evliliğim sonuçlandıktan sonra, gözüm elbet bir yerlere kayıyor ve birilerine
takılma amacı kaçınılmazdı, diğer insanlar gibi...
Söz konusu
mağaza; kendi ne ait matbu kağıtları, çalıştığımız iş kurumuna onaylattığımız
takdirde; 12 ay taksitli satışlar sunuyor ve ödeme kolaylığı sağlıyordu, ben de
faydalananlardan biri olarak, aynı işlemi yapıp, katılımcı oldum..
Bana
mağazanın çekiciliğinden çok, sırf o kızı görebilmek için her iş çıkışı
alış/veriş yapmasam dahi, Yeni Karamürsel Mağazasına gider; katları çıkar, bir
bir dolaşırdım.
Önce
onun özden gülüşünü görmek en büyük tutkumdu, içimde ona karşı bir kapı
aralanmış, daha doğrusu tamamen açılmıştı.
Teyzemin
ikamet ettiği apartmanın bodrum katı boş imiş, eşimden ayrılışımı ve benim yalnızlığımı göz ardı
etmeyerek orayı bana tuttu; çünkü yalnız yaşamaya müsaitti, yakıt parası,
otomat ve apartman aidatı gibi giderler yok sade bir kira bedeli vardı, kaçırılmaz idi, bodrum olsa da bana uydu; iki minik oda, arada kısa mutfak tezgahı
ve bir banyosu mevcuttu, diğer avantajım ise; aynı binanın dördüncü kat 8
numarada, Teyzem ikamet etmesi ve beni
kollamalarıydı...
Her
gün iş çıkışı, eve geldiğimde; yukarı çıkardım, yemeğim, çayım hazır, çamaşırlar muntazam, TV dizilerini(Flamingo yolu-Dallas, vs.) günlük birlikte takip edebiliyordum, sadece
yatma saatlerinde bodruma iner, yatağıma kıvrılır, sabah erken kalkmaya
çalışır, iş servisine yetişme gayreti gösterirdim.
Aynı
binanın ikinci katı 4 numaralı daire de bekar bir arkadaş oturuyordu, Malatyalı
Hüseyin bey! Polis memuruydu ve en yakın karakolumuzda görevliydi, ev kira, ara sıra anne ve babası, hatta kız kardeşi de
gelir, bir kaç gün kalırlardı.
Arada
sıra karşılaşır selamlaşırdık, yardımını da çok gördüm; inkar edemem şimdi! Ehliyetsiz araba
kullandığım sıralarda, aracım karakola çekildiğinde, geri almama katkı sağlardı,
komşu ilişkileri tabi..
Bir
gün “Hüseyin bey, evleniyor “dediler, ve evlendi! Gelin sade bir törenle eve geldi,
henüz tanımamıştım ama birkaç gün sonra bir Pazar günü balkona çamaşır sererken
gözüm takıldı işte!
Onu
gördüm! Bu parfümeride reyon görevlisi kızdı! Derin bir iç çekişim le kala
kaldım!
Artık
Yeni Karamürsel Mağazasına gittiğimde o yakıcı bakışların yerinde alala de bir
kadın görüyordum!
Sıklığım,
azlıkla yer değiştirdi! Sadece taksit ödemelerine gidiyor, müşterileri
karşılayan o fark ettiren gülüşü başkalarına ait geliyordu, şahsımca!..
Düşünüyordum;
bu derece bir tesadüf, kaderin matematiğinde ne geziyordu, kaç kişi bu doğru
hikayeyi yaşayabilmiştir!
Hayat
gülümsemelere ait değil elbet; ama bir eksik - bir noksan, bende her zaman
mevcudiyetini korur hale geldi!
Bir
ara mağazaya öylesine gitmiştim ki, eşi şiddet göstermiş her halde, göz altı mor içinde, o haliyle topluma karışıp, görev başında insanlara gülümsüyordu, böyle bir güzelliğe kim kıyabilirdi ki, acısı
neydi, sorun büyük müydü, hep bu soruları içimde çarpıp durdum!...
Daha
sonra mağazadan ayrıldı, işinden çıkmıştı! Bir daha mağaza ve müşteriler, o gülüşü bulamadı, ben gibi
hasretliğe gömüldüler..
Daha
sonra; ikamet ettikleri daire, iki
oğlan bir kız babası, Emekli işçi, Elmadağlı birine satıldı ve taşınıp o mekandan çok uzaklara gitti...
Göremiyordum!
Şimdi hangi güneşin altında ısınıyor, hangi yağmurla ıslanıyor, her mevsimin
izleri hangi tebessümünde!
Bunlardı
düşünceler!
Hayatın
ne sunacağını kim bilebilir ki!
Size
göre şimdi;
Aşk
nasıl anlatılırdı!..
Veysel
Kimene
Sevda
Şairi
(Kemal
Yenice)
Yorumlar
Yorum Gönder