O boyacı çocuk!…

O boyacı çocuk!…

Ellerini kilitlemiş, soğuktan koruma amaçlı,
Soğuk bir beton duvar bulup yaslanmış öylece,
Beş parmaklar koltuk altına gizli,
Hem ısınsın hem gözükmesin boyalar.
Soğuk vurur bir yandan, 
beş kiloluk,
Akfa salça kutusunu almış altına oturur;
Bir yanı teneke, bir yanı nikelajlı,
Dört çivisi dışarı da, çakılmayı bekleyen
kapağı kırık bir boya sandığını önüne alarak,
Acı ayazın ürkütmediği boyacı çocuk…

Üşüdüğü belli, sırtında kabanı bile yok ki.
Bir yana düşük boynu,
Parasızlık tan değil,
Yalnızlıktan,
Belli sahipsizlik,
Belki babası yok, ya da anne kayıp.
Yoksa kim kıyabilir böyle evladına,
Çalışması gereken,
O değil, 
Onlar için çalışmaz mı anne, babalar.
Okulda olması gereken parmaklar gizlenmiş,
Hırka altına,
Binlercesi var görüp te fark etmediğimiz,
İlgisiz kalanlar.
Okşanmayı bekleyen başı, 
Tutulması gereken elleri üşümeye mahkum.
Kader işte,
Kimi soba başında yanakları kızarırken,
Diğeri bir pabuç boyamak için zamanının çoğunu ayazda geçirir.
Bir yuvanın sıcaklığına hasret yüreği nasıl da,
Sızlıyor kim görecek…

Hüzünlendi yüreğim,
Üzüntü sardı her yanımı,
Ne bakasım var, ne de sorasım,
Olumsuz cevapta alabilirim,
İçim yanarak uzaklaştım;
kendi halinde bakarken etrafına
O boyacı çocuk…

Yazan Aşık: Veysel Kimene

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Susma gönlüm sen söyle!...

Sürçe lisan ettimse affola!...

Kaldı!...