Dervişin hikayesi!..


Dervişler arasına katılmaya karar vermiş bir zat, kendine bir dergah bulur ve orada uzun bir süre kalarak kendini geliştirir mürşidi bir gün:
-          Bak artık bizim aramıza katılmayı hak ettin ancak derviş sarığı takman için kafanı kazıtıp tıraş olman gerekir..
Bu zat mürşidinin isteği doğrultusunda kasabaya iner ve berber koltuğuna oturur. Kafası kazınmış ve derli toplu olmaya çalışırken berber dükkanına bir kabadayı girer.
“Kalk bakalım kel, benim acelem var sen sonra hallet”der; ama süreklide kel kafasına sık sık vurmaya ve alaycı tavırlarla dalga geçmeye çalışır. Derviş kendini toparlar koltuktan kalkıp kapı ağzında dikilir.
Bir süre sonra kabadayının tıraşı tamam olur ve kapıya yönelir  giderken de tavrını tekrarlar.
Kel diye alay ederek  berber dükkanından çıkar. O esnada karşıdan atları parlamış bir at arabası hızla kabadayının üzerine gelir sakınır ama kurtaramaz iki atın çektiği dingil kabadayının böğrüne saplanır ve oraya yığılır kalır.
Berber: “ Bu kadarı da fazla olmadı mı dervişim “ der.
Derviş sakin bir halde; “ Yok ben hakkımı helal ederek sıramı vermiştim; ama kelin de bir sahibi var, her halde onun çok gücüne gitti!...”


Kıssadan hisse; Sahipsiz olan hiç bir şey yoktur evrende..Yaşamımızı buna göre kuralım..

Aklımda kalan eski bir hikayeydi, bir ara okumuştum, şimdi aklıma düştü, paylaşım istedim!


Dost kalın, sağlıcakla kalın..

Selam ve saygılarımla..

Veysel Kimene
Sevda Şairi
(Kemal Yenice)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Susma gönlüm sen söyle!...

Sürçe lisan ettimse affola!...

Kaldı!...