Bizim sokak!
Çehresi
hüzünlü, biraz da karamsar,
Sanki ayna da yansıyan yüzüm, sokağımız…
Sanki ayna da yansıyan yüzüm, sokağımız…
Sessizlik çöker, bütün gün-gece boyu,
Tüm kapılar örtük, camlarsa kapalı…
Yas mı tutuyorlar!..
Nedir?...
Yıllarca!
Bir sakinlik,
Bir sakinlik,
Dinginlik
ve,
Kendin bilmezlik!...
Öyle durgun,
Kibirleri
ise yansımış yüzlerine…
Yaşlısı sayılmaz, gencine yaklaşılmaz,
Çocukları eve kapalı, sokağa çıkmaz…
Niye havalılar?
Bilemedim!
Ne var
kabaracak...
Unuttular
mı?
Bu sokak,
Çok can verdi toprağa, daha da ne canlar verecek,
Akşam yatarsın, belli olmaz ki, sıra kime gelecek…
Çok can verdi toprağa, daha da ne canlar verecek,
Akşam yatarsın, belli olmaz ki, sıra kime gelecek…
Bunu bilip de,
Neden
şımarıyorlar hala,
Bence çoğu;
“Sonradan görme”
Sevmemişsin belli,
Şu
insanlarını, özümse yememişsin:
“Bunlar
komşu değil”
Der
halin!...
İki kişi bir araya gelse, konuştukları para!
Oysa? Para
sadece faturaları öder,
Zenginlik
bir fikir yapısıdır, banka hesabındaki şişkinlik değil!...
Yıl dersen,
bir bakmışsın Ocak, bir bakmışsın Nisan,
Bilmezler mi
ki,
Çok para eder mi? Adamı insan!...
Çok para eder mi? Adamı insan!...
İnsan gibi;
Gün ola
ölmüş, küçük bir kediye yansan!...
Kediye bir su koysak dahi, kaba taş atıp, devirirsin,
Kendini adam sanan, adamlığı sen ne bilirsin…
Zaman gösterir, ne olacağınızı, toprağın altıda-üstü de var,
Mahalleyi doldurmuş, bir sürü çobansız davar…
Ceza verdin kendince;
Bu sokak
sakinleri,
Bayramı
bilmesinler,
Huzur
görmesinler dedin,
Mutluluklarını
çaldın; ama,
Olan sana
oldu sokağım,
Sen insansız
kaldın…
Yorumlar
Yorum Gönder