İşte benim hayatım! –(2)
İşte
benim hayatım! –(2)
Kaderin
matematiğini bilirmisiniz, günlerin, ayların ve hatta yılların bazen insanlara
bir işareti olduğunu!
Mayıs
1977 yılında askerlik görevimi yerine
getirip terhis edildikten sonra artık kimsenin yanına sığamıyordum, Ne üvey
babamla annemin yanına, ne abimin ne de diğer akrabaların....
Mayıs ayı içinde Konya’daki abimin yanına gitmiştim, iş bulma kurumuna kayıt yaptırdım
hemen akabinde bana iş teklifi geldi, Konya/Karaman Orman Müdürlüğü memur alacakmış, gittim ancak
çoktan adamlarını yerleştirmişlerdi bile, bir iki aydan sonra Konya’da fazla
kalamadım gitsine tuttular, kader buya bende Kırşehir’deki dayımın yanına gittim;
fakat bir süre sonra rahmetlik annan nem
beni Kırıkkale ye annemin yanına gitmem gerektiğini söyleyerek resmen kovdular,
o gün Kırıkkale ye vardığımda annem:“Oğlum neredesin sana MKEK Genel Müdürlüğünden bir yazı geldi “dedi..
İyiki kovmuşlardı, her şeyde bir hikmet aramalı!..
İyiki kovmuşlardı, her şeyde bir hikmet aramalı!..
Açıp
baktığımda imtihana çağrılıyordum, benden önce terhis olup, Ankara Telefon
Başmüdürlüğündeki üvey kardeşim İhsan bizzat benim adıma MKEK na iş başvurusu yapıp, benim adıma dilekçe verip imzalamış...
"Ana oğlunu baş vuru yaptım, işe sokucam" demiş anneme...Allahın işi buya, hemen yolum Ankara'ya dündü, girdim imtihana ve 90 üstü almıştım mülakata da çağırdılar daha sonra; mülakatta "kurumda tanıdığın varmı" dediler bende: ” Üvey babam ve Oğulları Mustafa ve Mehmet abim İşçi kadrosunda halen çalışıyorlar” dedim, bunun tabiki faydası olacak ki, bir süre sonra seni ararız dediler ve aynı yıl, Eylül ayında işe başladım...
"Ana oğlunu baş vuru yaptım, işe sokucam" demiş anneme...Allahın işi buya, hemen yolum Ankara'ya dündü, girdim imtihana ve 90 üstü almıştım mülakata da çağırdılar daha sonra; mülakatta "kurumda tanıdığın varmı" dediler bende: ” Üvey babam ve Oğulları Mustafa ve Mehmet abim İşçi kadrosunda halen çalışıyorlar” dedim, bunun tabiki faydası olacak ki, bir süre sonra seni ararız dediler ve aynı yıl, Eylül ayında işe başladım...
Başlangıcım
böyle oldu, sebep olandan Allah razı olsun, her daim dualarım onun ve geride
bıraktıkları çocuklarının üzerinde, hani üvey
diye tabir ederizya, öyle değil işte öz kardeşin bile düşünüp yapamayacağı şeyi
yapan İhsan kardeşime minnetlerim oldu, Önce Allahın, sonra onun sayesinde, bu
gün emekliliğimi yaşıyorum.
Daha
sonra Merkez bankası, ve PTT memur imtihanlarına katıldım hatta Merkez
bankasından en iyi kompozisyon yazan kişi onurunu aldım..Ancak MKEK sevdası
içimde vardı, nedenine gelince Babalığıma daha doğrusu işçi çocuklarına,
öğrencileri adedince defter, kalem, silgi, harita, çanta, pergel vs. Her bişeyi
dağıtıyorlardı her öğrenim yılında, bizler o defter ve kalemlerle okuduk orta ve liseyi, hala MKEK çanta, harita ve pergelini hatıra olarak saklarım yedimde... Bunun yanısıra, İhsan
kardeşimle İlk-Orta ve Lisede aynı sıraları paylaşır, yan yana oturur
birbirimizi eve şikayet ederdik sonra o bir dönem sınıfta kalınca sınıflarımız
ayrıldı tabi..
Konuya
dönecek olursak, Ankara’da her iş çıkışı günü PTT Telefon Başmüdürlüğüne uğrar,
İhsan kardeşimle kardeşliğimizi ve arkadaşlığımızı örnek bir şekilde devam ettirirdik..Sonrasında
kısmetler ayrıldı tabi...
İşime
dönecek olursam, 77 yılları ve sonrasında taki 80 e kadar ortalık çok
dumanlıydı, o günlerde kurumda çalışan, mesai sonrası hadiselere karışıyor, kimi
ölüyor, kimi farklı iş peşindeydi, arkadaşlarımda gruplaşmalar oluyor, yılıyor, çekiniyor ve aralarına
katılamıyor, yalnız, tek tabanca kalmayı tercih ediyordum..
İkamet
ettiğim mü hitte bir gün önüme, üç beş genç geçti, sıkıştırdılar, ne yapacağımı
bilemedim, hayli tedirgin oldum, bir kaç sorudan sonra mahallemiz adamı diye
bıraktılar; ancak ürkmüştüm..
İş çıkışı Kızılay da gezerken, Demir tepede Aybars hocanın tekvando salonunu gördüm ve oraya kayıt yaptırdım, şimdi bir sporcu kimliğim oluşmuştu, haftada 3 gün 2 saat ant ıraman eğitimleri oluyordu, beyaz, sarı, sarı-kırmızı, kırmızı siyah derken kuşaklar peşleşe geldi, bu arada Karate derslerine de katılıyordum, sit resim ve ürkmelerim gitmişti, insan iş arkadaşından yılarmı işte...Bu zamanları yaşadık..Buna mecbur olmuştum..
İş çıkışı Kızılay da gezerken, Demir tepede Aybars hocanın tekvando salonunu gördüm ve oraya kayıt yaptırdım, şimdi bir sporcu kimliğim oluşmuştu, haftada 3 gün 2 saat ant ıraman eğitimleri oluyordu, beyaz, sarı, sarı-kırmızı, kırmızı siyah derken kuşaklar peşleşe geldi, bu arada Karate derslerine de katılıyordum, sit resim ve ürkmelerim gitmişti, insan iş arkadaşından yılarmı işte...Bu zamanları yaşadık..Buna mecbur olmuştum..
Sonra
Mamak/Bağ durağında yaşayan bayan mustahtem, kurum personeli beni beğenmiş olacakki, kızını vermek amaçlı bana ev tuttu
ve trenle gidip gelmeye başladım...Ancak planı tutmadı; çünkü annem kendi
beğendiğini istiyordu!
Terende
gelip-giderken bir şeyler satanları gördüm, ben neye yapmayım dedim ve Bir çanta
dolusu, çakı, çakmak, çakmak taşı, yara bandı, tırnak makası vesaire alıp, trende
iş çıkışı eve dönerken satmaya ve haçlık etmeye başladım..
İşe
yaramıştı neşeli ve eğlenceli geliyordu; ancak 79 da evlenince bıraktım, eh
hanım baskısı diyelim.
Çok
sürmedi evlilik, ayrıldık özel ve lüzumsuz nedenlerden, 83 yılının 11’ci ayında
birbirimize veda ettik bir sürü anı ve kederle!..Evlilik tokadı yedirmişti
kader, tek şansım çocuğumuz kalmadı arada zira olmamıştı...
Benim
Ankara Sitelerde teyzem ikamet etmekteydi ta çocukluğumdan yani 12 yaşımdan
beri Ankara'ya gelip, gider onlarda bir süre kalırdım, Lise yılarında Ankara/Balgattaki Milli piyango evleri inşaatında amelelik yaptım, duvarlardaki tuğlalarda emeğim var, yaz tatili boyunca çalıştım..
Teyzemin oturduğu mahallede Kırşehir/Boztepeli çocukluk arkadaşım Mustafa vardı,bir gün karşılaştık, Sıhhiye halinde üç tekerli Arçelik tribörter ile nakliye yapıyordu, sohbet esnasında sanada alalım dedi, ve karar verdik 15 tl peşin 15 tele taksitle 110 tl ye işi bağladık...
Teyzemin oturduğu mahallede Kırşehir/Boztepeli çocukluk arkadaşım Mustafa vardı,bir gün karşılaştık, Sıhhiye halinde üç tekerli Arçelik tribörter ile nakliye yapıyordu, sohbet esnasında sanada alalım dedi, ve karar verdik 15 tl peşin 15 tele taksitle 110 tl ye işi bağladık...
Sürmeyi
öğrendim ve halden bir şeyler alıyor sitelerde iş çıkışı insanlara satıyordum,
ancak çevre karpuz sergilerindeki sözde manavlar şikayet ediyormuş ki zabıta ile
başım derde giriyordu, onlar kovaladı ben kaçtım, yakaladıkça kasa kasa şeftali-kiraz vs.
yani mevsim meyvelerini kapıyorlardı, teraziyi yenilemekten kınaa geldi...
Mustafa
arkadaşım sen bu işi bırak, sana Ankara pazarlarından pazarcı abone bulayım, malzemelerini pazardan pazara taşı, ben bunu yapıyorum sende iş
çıkışı pazarlara takıl, nakliye yap dedi.
Bana uydu
ve alıştım günde 3 bin 5 bine para demiyordum 3 abone bana yetiyordu, pazarcı
malını ve malzemelerini toplar bağlar bırakır, gideceği pazara hazır hale getirir bana
ücreti öder, bende bir sonraki güne ait Pazar yerine aynı şekilde istif eder
bağlardım. Gece 12 lere kadar çalışmam sürerdi.
Kurban bayramı yaklaşmıştı kurban pazarında kuzuları taşıdım iyi para getirdi, o
yıl içimden kurban almak geldi ve olacak ya 9 tl peşin 13 tl ye aldım, kalan alacağını
kurban sahibi maaş günü kurumuma gelip aldı.
Neyse
bu benim miladım oldu, o yıl muhasebedeki memur arkadaşım Işık hanım 7 adet
camdan fil getirmiş her kese dağıtıyordu ev sahibi olunması niyetiyle olacak ya
bana da verdi bir camdan fil!..
İnandım
ve sakladım, halada saklarım yedimde!.. Kurbandan mı? Yoksa o cam filden mi? İş arkadaşlarımdan biri kooperatife
girmiş, eşide ben hemşireyim buralara gelemem diyerek hakkını satışa çıkardı, kimse
eyvallah etmezken ben talip oluverdim.100 tl ödeyip üyeliğini aldım, 15 tl aylık
kooperatife para ödemeye başladım, yine aynı bayan Işık hanım: "Kemal bey sen
lise mezunusun İmtihanlar yaklaşıyor hem çalış, hem oku " dedi ve imtihanlara
katılmama neden oldu aynı yıl, katıldım 360 puan aldım, Hacettepe iki yıllık muhasebe bölümüne ön kayıt
yaptırdım ancak son 410 puanda kaldı ve ben açıkta kalmıştım fakat bir sürpriz
oldu o yıl AÖF adı altında bir imkan doğdu ve kayıdımı yaptırdım yani kurban
sonrası, 84 yılı bana, şans yağdırıyordu.. Okulu ise 89 yılında bitirdim..
Bu arada
nakliyede Arçelik triböter zayıf ve yetersiz kalıyordu, abonem olan Veyis amca Abidin paşada bir Anadol kamyonet buldu, sahibi Şevket pazarcıydı ve isuzu kamyon almış onuda
kapıda tutuyordu, 600 peşin gerisi taksitle 1200 tl ye beyaz 77 model Anadol
kamyonet aldım ehliyetimin olmamasına rağmen gece yarılarına kadar nakliye
yapıyor, aboneleri çoğaltıyordum, bazen çevirmelere(Uygulamalara)takılıyor
karakola çekiyorlar memur diye beni bırakıyorlar mahkemeye sevk ediyorlardı, bende
Kurtuluştaki Trafik şubesine para cezamı ödeyip Anadolu karakoldan alıyordum
neyse ki bu böle devam etmedi ve 85 yılında ehliyetimi aldım tabi o Mustafa
arkadaşımın katkılarıda oldu uyanık ve çevresi vardı nasıl kazanmış bilemem ama
iyi iş yürütüyordu faydalandık Allah razı olsun..Kul kula sebep derler ya!..
Sonrasında Arçelik motoru sattım..
Sonrasında Arçelik motoru sattım..
Bu
gözümü açtı, gerçeği gördüm, her yıl kurbanımı kesiyordum muntazaman, Allah cc.Hu..bir şeyler diliyor, bir şeyler dönüyordu,
İnançlıydım,
yalnızdım, arkadaşsızdım, menfaat peşinde koşmamış, paragöz hiç değildim aza
kanaat ederdim, ne gelirse eyvallah, pazarda takma adım kalender olmuştu, kalander
gel öte-git öte yani! Haksız ve adaletsiz değildim, kısaca doğruydum Cuma'dan Cuma'ya secde etsemde ve işim rast
gidiyordu...
91
yılında kooperatif bitti, Batıkent Kardelende bir villa sahibi olmuştum, bu
arada artık Ankara mesafesi uzak kaldığından nakliye işine son vermiş binek oto
almıştım.Murat 124 üm olmuştu!..
94
yılında evlendim 97 yılında bir hevesle sıfır Doğan SLX otomobil aldım kum grisi, ancak
aracı site dışına bırakıyorduk bu yüzden tedirgindim 3 adet baston kilitle
korumaya çalışsam da, acımadan boydan boya çivi ile çizdiler, içine girip bira içenler oldu, polise başvurdum, "ben içinde yakaladım, birde arabamın üstüne koca taş koydular "dedi..umutsuz ayrıldım karakoldan, MKE Kurumu bahçesine bıraktım
uzun süre kalamaz dediler, bu defa Ankara/Ümit köyde araç konabilen bahçesi olan evlere baktım, her biri beni aşıyordu, evi satsan 14 de 22 ye alsan arasını nasıl kapatıcan,Sonunda yıldırdılar çaresiz kaldım! Kiraya vereyim bari dedim işi mundar ettik bu sefer, Kira
bedelini alamadım, araç kayıp Mahkeme kanalıyla aracı aldım, araç Kaza yapmış vs.;ama tekrar kiraya
verdim..120 tl aylık ödüyorlardı ki, eşim o sıra hamileydi,98 de doğum yapmış
akabinde yeniden hamile kalmıştı, ancak o dönem ben Kızılay da Bilgisayar
kursuna kayıtlıydım ve sertifika günüm yaklaşmaktaydı, bir akşam üstü kurs
çıkışı 1 kilo dondurma aldım ve eve götürdüm:”Kurstayım ilgilenemiyorum bunu az
az yersin” dedimse de eşim bir günde hepsini yemiş diş sancısı tutmuş hadi
doktora, doktor Sevil hanım bir şey olmaz diyor ancak eşim beni kurtar diye
yalvarıyordu diş arısı sonunda ne yapsın!
Kurum
dişçisine götürdüm oda “imkansız çürük var, çekemem çocuk düşer “dedi tekrar Sevil hanıma gitttk” yok bir şey diye” bizi Tunalı hilmide bir diş doktoruna
gönderdi ve doktor dişi morfinlenip çekti.
Senmisin
bunu yapan, ertesi sabah sancılanmış bana söylemedi ben işe gittim metroda
dönüşte telefon açtı, ozaman eski kaba telefonlar vardı ben doktorunu aradım "o
doğum sancısı değil" dedi; fakat kadını alıp hastane hastane dolaştırdım, özel
hastaneye götürmek zorundaydım zira arabada doğum yapacak konuma gelmişti.
Özel
hastane bana doğum 200 bir gecede kalda 200 eder 400 dedi, bende ne olacak ki
olsun fazla dolaştırmayım yoksa ikisini de kaybederim korkusuyla tamam dedim.
Fakat
hadise öyle gelişmedi çocuk küveze konulmalıymış 6,5 aylı dokuz ay
tamamlanmalıymış benden 22 milyar istediler, nereden alayım, evi satsam o zaman
14 milyar ediyor gerisi yok!
Göz yaşlarına
boğuluyorum bir taraftan bune Allahım yardım et! Bir taraftan devlet
hastanelerini arıyorum yok özelde doğum yaptı alamayız, hep yüzümüze kapandı
hastane kapıları..Derken beni ekonomik diye Çan kayada Sevgi hastanesine
ambulansla gönderdiler hanım hastanede kaldı, birkaçgünlük fatura 1.500 tl gelmesinmi. Neyse, sevgi hastanesi günlüğü 570 tl den
kabul etti bebeği; ancak nereden karşılayım ek gelir yok.
O
dönemde Kurumda Özel kalem ve Yönetim Kurulu şefliği yaptığım için .Genel müdür
ve yardımcılarıyla diyaloğum iyi idi durumumu mesai saatinde açıkladım sağ olsun
Necdet Bey Gazi eğitim ve araştırma hastanesine aldırdı ama 3 haftalık yatak ve
bakım parası, her gün Kızıl aydan taksi tutup aldığım kan plazması, çiğeri ve
kalbi gelişmediği için dışarıdan aldığım ilaç paraları hayli tokat yemiştim...97 Doğanımı sattım 3.550 tl ye. 18 ay binebinmiştim ancak..
Sonra bir kısmınıda
tefeciden borç aldım, onlarda faizi düşük diye dolar bazında verdiler..
Bir
süre sonra hastane çocuk ünitesini enfeksiyon hastalıklarına yakın yere
taşıyınca orada ne kadar çocuk varsa telef oldu, bizim oğlan Yenice bebekte enfeksiyon
kapmış hadi ameliyat edicez dediler gülenmi, ağlan mı,
Onay
verdik; ama çocuk 7 aylık ne ameliyatı, vefat etti diğer çocukların tedavisine ışık tutar diye izninle otopsi
yapı caz dediler aldılar ve kafasından hayalarına kadar yarmış dikmişler bebeyi
verdilermi!...
Hastanede
yıkattım, kefenledim doğru Karşıyaka mezarlığına, o sıra arabamı kiradan acil
geri almış ve yarım aylık 70 tl kira ödemişlerdi, o parayla çocuğuma mezar parası oldu, bir mezar
aldım no su ise 2327 idi, defnettik...
Onca
borç elde patladı, borçların bir kısmı ödendi fakat 2001 de develüasyon olunca benim 8 bin dolar tefeci borcu, oldumu
22 bin tl...
Batıkentteki evi satışa çıkardık, bu arada acilen emeklilik başvurusu yaptım Mayıs’ta emekli oldum aldığım toplam 10 bini tefeciye yatırdık, kalan borç 17 bin tl ye çıktı evi sattık 37 yediye verdik. O sıralar iş yeri arkadaşım Isak bey Sincan da 16 bin teleye bahçeli ev almış Dublex ben merakla evine gittim, eşi:" Kemal abi sanada buradan ev alalım başından bunlar geçti evini kazan dedi"..
Batıkentteki evi satışa çıkardık, bu arada acilen emeklilik başvurusu yaptım Mayıs’ta emekli oldum aldığım toplam 10 bini tefeciye yatırdık, kalan borç 17 bin tl ye çıktı evi sattık 37 yediye verdik. O sıralar iş yeri arkadaşım Isak bey Sincan da 16 bin teleye bahçeli ev almış Dublex ben merakla evine gittim, eşi:" Kemal abi sanada buradan ev alalım başından bunlar geçti evini kazan dedi"..
Kısmette
olacak ya, emlakçı Saniye ablaymış nerelisin derken Kırşehir'liyim dedim..Ben Çanakkaleliyim ama eşim Kırşehir'li dedi..Kimlerdensin deyince " Kırşehir'de Emin Kundura sahibi Emin Yenice amcam oğlu" dedim. A demezmi ben onun teyzesinin geliniyim, bu ev senin artık dedi... Evi satmamada yardımcı oldu evi yeni yeri almamada, Bu nasıl bir tesadüftü..23 milyara dediği evi 20.500 tl ye verdi.. Düplex 375 metre kare bahçeli
villa Batı kente on basar...
Allah yardım ediyordu. 2001 Mayıs'ında alıp Temmuz'da taşındım..
Taşınmadan önce otları temizlemeye geliyordum akşam, eski evden Temmuz ayına kadar izinliydik eve dönüşümde otostop yapıyordum metro istasyonuna, bir polis memuruna denk geldim oda göreve gidiyormuş bu muhitte oturan biri, dururumu anlatınca "Abi sen şanslısın dün gece biz bir ihbara gittik, adam OSB de fabrikatörken sıfır yemiş, başkasının evinde oturuyor üstelik bodrum, ve bir yakınını kamyonunda şoförlük yaparken, bu hayata daynamayıp, lux özentisinden kızı bunalıma girip intihara kalkışmış" dedi.
Sen şimdiki haline şükret, develiasyon çok kişiyi yuttu senin yine bir evin oldu!..
Allah yardım ediyordu. 2001 Mayıs'ında alıp Temmuz'da taşındım..
Taşınmadan önce otları temizlemeye geliyordum akşam, eski evden Temmuz ayına kadar izinliydik eve dönüşümde otostop yapıyordum metro istasyonuna, bir polis memuruna denk geldim oda göreve gidiyormuş bu muhitte oturan biri, dururumu anlatınca "Abi sen şanslısın dün gece biz bir ihbara gittik, adam OSB de fabrikatörken sıfır yemiş, başkasının evinde oturuyor üstelik bodrum, ve bir yakınını kamyonunda şoförlük yaparken, bu hayata daynamayıp, lux özentisinden kızı bunalıma girip intihara kalkışmış" dedi.
Sen şimdiki haline şükret, develiasyon çok kişiyi yuttu senin yine bir evin oldu!..
Allah
işte kestiğimiz kurbanlar, mücadele ve aldığımız dualar karşı geldi ki şu an 17
yılımı bu aldığım evde tamamladım...
Artık aradığım, aracımı koyabileceğim, benim aracımı taciz edemiyeceklerdi, o yaşadığım üzüntü kahredtmişti..
Artık Bahçeli bir villa sahibiydim..
Artık Bahçeli bir villa sahibiydim..
Allah
nereye kadar ömür verirse tabi...Sonuçta çocukların...
Annem
bu evde 2010 yılı ocak ayında vefa at etti, oğlum Yenice bebeğe aldığım 2327 no lu mezara defnettik, şimdi yaklaşık 7 yılı aştı..
Ha
bir şey daha var, annem ölmeden bir yıl önce Elif Sena gül 27 Temmuz 2009 da
dünyaya geldi, annem bir yıl gördü!..
Kaderin
matematiğini bilirmisiniz, günlerin, ayların ve hatta yılların bazen insanlara
bir işareti olduğunu!
İşte
kaderin matematiği; 23 Eylül 1998 Kızım Ayşegülün doğum tarihi, 27 Temmuz 2009 Elif
Sena gülün doğum tarihi, aralarında 11 yaş var tıpkı abimle benim gibi, annemin ve Yenice bebeğin yattığı mezarın numarası da;
2327 yani iki kızımın doğum günleri tarihlerini yan yana koyunca 23 (Ayşegül) 27 (Elif Senagül) yani 23 27 işte size kaderin matematiği!..
Her
birşey gönlünüze göre olsun dostlar..
Çünkü Allah cc. Hu her insana gönlünce veriyor..
Bu arada sakın ha, Ah almayın, çıkmadan can veremezsiniz..
Siz doğru olunda, eğrinin Allah cc. Hu cezasını verir mutlaka...
Adaletine ve mükafatına güvenin, Kurban deyip geçmeyin, et değilmi kasaptan alır yerim, hiç demeyin! Öyle düşünen ve diyen iş arkadaşlarım oldu..Çok fena...
Kazada, belada ya da bayramdan bayrama mutlaka alın ve kesin, inanın ve akışına bırakın, sizin için zor olan, bazen hayrınıza çıkabiliyor...
Örneği benim!..
Kazada, belada ya da bayramdan bayrama mutlaka alın ve kesin, inanın ve akışına bırakın, sizin için zor olan, bazen hayrınıza çıkabiliyor...
Örneği benim!..
Lütuf Allah cc. Hu ya aittir...
Selam
ve saygılarımla..
Veysel
Kimene
Sevda
Şari
(Kemal
Yenice)
Yorumlar
Yorum Gönder